Bir Japon'un gözüyle dünyanın merkezi” Orta Anadolu (1)

Bir Japon

Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden ve KATAM (Kırıkkale ve Yöresi Tarih Araştırmaları Merkezi) Müdürü, Hocam Doç. Dr. Hamit Pehlivanlı geçtiğimiz Ekim ayında dördüncüsünü düzenlediğimiz Kırıkkale ve Çevresi Tarih-Kültür Gezilerine Kama

Müze hakkında bir şeyler duyuyordum ama…

Geziden bir hafta önce birlikte Yüksek Lisans yaptığımız arkadaşım Kutay ve Hamit Hocam, üçümüz birlikte Kaman’a gittik.

Kaman’ın 3 kilometre doğusunda, Kaman-Kırşehir yolu üzerinde bulunan Çağırgan Kasabasına ulaştığımızda ise kasabanın hemen girişinde Kalehöyük denilen ve bölgedeki kazı alanı olduğunu tahmin ettiğimiz yeri geçerken neyle karşılaşacağımızı bilmeden müzeyi bulduk.

İnanılmaz bir yaratıcılık ve güzellikteki mimarisinden büyülenerek girdiğimiz müzede ayaküstü de olsa gördüklerimiz ve çalışanların yoğun ilgisi, geziye kesinlikle burasının da dâhil edilmesi fikrinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi bize.

 

Ve bir hafta sonra öğrencilerimizle birlikte gezdik…

Müzeyi,

Enstitüyü,

Japon Bahçesini

Ve Kalehöyük Kazı Alanını…

 

İşte o gün dedim ki,

Bu toprakların adı boşuna “Anadolu” olmamış!..

***

Geçtiğimiz hafta, tüm bu eserleri gün yüzüne çıkaran, Anadolu aşığı, Türk aşığı, Türkiye aşığı Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Dr. Sachihiro Omura’yı Kırıkkale’ye, üniversitemize davet ettik.

 

Bize yaptığı çalışmaları ve Kızılırmak Havzası Arkeolojisini, anlatması için…

 

Sabah Gazetesine verdiği röportajda Anadolu’ya olan aşkının nasıl başladığını şöyle anlatıyor Omura Hoca:

“Japonya`da ben ilkokul ve ortaokuldayken kazılar yapıyorlardı. 16 yaşındayken Hititler üzerine bir kitap okudum ve kafama taktım. `Ben Türkiye`ye gideceğim` diyordum. Daha sonra, 1968 ya da 1969`da 19 yaşındayken Japonya`nın en büyük gazetesi Asahi`de Türkiye`den bir müsteşar geleceğine dair bir haber gördüm. Onu çok merak ettim. Büyükelçiliğe gittim. Fakat kapıcı kıyafetime bakıp beni içeri almadı. Tam çıktım, gidiyordum arkamdan birisi koşa koşa geldi. `Çok istiyorsan oteli söyleyeyim oraya git` dedi. Orada da kapıcı beni sokmadı ama `telefonunu yaz kâğıda bir şansımızı deneyelim` dedi. Ertesi gün beni aradılar. Arayan Turgut Özal`dı. ‘Türkiye`ye gelmek istediğini yazmışsın, havalimanına gel, ben yarın döneceğim’ dedi. Uçak 5`teydi ve ben de o zamana kadar hiç uçağa binmediğim için pasaport ve gümrük işleri nasıl olacak bilmiyordum. Tam 5`te havalimanına gittim. Ama herkes gitmişti. Çok üzüldüm. ‘Ben yanlış yaptım’ dedim. Oradaki görevli bana baktı ‘Sen Omura mısın?’ dedi. ‘Allah Allah siz beni nereden tanıyorsunuz?’ dedim. ‘Turgut Özal Bey sizi çok bekledi, niye gelmedin?’ dedi. Sonra benimle irtibat kurdular ve 1972’de Türkiye`ye geldim.”

***

Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi Başkanı ve Kaman Kalehöyük Kazı Heyeti Şeref Başkanı Prens Takahito Mikasa tarafından 31 Mayıs 1986 tarihinde başlatılan ve başkanlığını Dr. Sachihiro Omura’nın yaptığı Kaman-Kalehöyük kazıları halen devam ediyor ve Anadolu’nun tarihine bırakın ışığı, projektör tutuyor.

***

Sadece Kalehöyük mü?

 

Tabi ki değil!

 

Kırıkkale sınırları içerisinde, Karakeçili’nin Köprüköy Beldesinin hemen yanı başındaki Büklükale kazısı da aynı enstitüye bağlı çalışmalardan bir diğeri…

 

Yine, Kaman-Kırşehir Yolu üzerindeki Yassıhöyük de 2 yıl önce keşfedilen bir diğer tarih ve arkeoloji şaheseri olarak gün yüzüne çıkmaya başladı bile…

 

Tabi ki tüm bunları bizlere ve öğrencilerimize anlatırken, Dr. Omura’nın heyecanı sanki bu işlere dün başlamış bir öğrencininki gidiydi…

 

Hiçbir menfaati olmadan, tüm içtenliği ve coşkusuyla bizlere bizim memleketimizi anlatırken, Dr. Omura’nın ağzından çıkan her harf -aslında- ayaklarımızın altında yatan tarihin kıymetini bilemeyen bizlere birer ders niteliğindeydi!..

***

Ankara Üniversitesi eski Rektörlerinden Prof. Dr. Tahsin Özgüç Hoca’nın öğrencisi olduğunu ve kendisiyle 30 seneden fazla birlikte çalıştıklarını anlatarak konusuna başlayan Omura, aslında Kaman’daki enstitüde bulunan kütüphanesinde aralarındaki bu hoca-talebe ilişkisinin ne denli değerli olduğunu bizlere ispatlamıştı. Zira kütüphanesindeki binlerce kitabı ve hatta çalışma masasını miras bıraktığı öğrencisi Sachihiro Omura’ya verdiği değeri Merhum Tahsin Hoca’nın bu tavrından rahatlıkla anlaşılabiliyor. (Devamı Yarın)



hamit
1.01.2014 01:08:24
Habil Omura`yı dinlemeye gelmeyenlere yeniden bir fırsat sunmuşsun. Çok teşekkür ederim. Konferans sırasında anlaşılamayan kısımları da video kaydını çözerek anlaşılır hale getirmişsin. Böylece Orta anadolu`nun eski çağını burada yaşayan ama nerede yaşadığının farkında olmayanlara hatırlatmış oldun. Tarih bir bütündür. Eskisini anlamazsan yenisini hiç anlayamazsın. Anadolu`nun insanlık tarihinde ne denli stratejik bir yer olduğunu eskiçağdan beri takip edebilirsek bugünü daha iyi anlayabiliriz. Kalemine kuvvet. O güzel üslıbunla Omura hocanın anlattıklarını bize yeniden aktardığın için ve konferansı dinlemye gelmeyenlere de okuma fırsatı verdiğin için çok teşekkür ederim. Baki selamlar.

1

HEMŞEHRİMİZDEN, TÜRK TARİHİNE ÖNEMLİ HİZMET

2

Ahilik Haftası “sessizce” kutlanıyor

3

Yahşihan Belediyesinden örnek “Türkçe” kararı

4

Kırıkkale’yi “görmeye değer”

5

Zaferin 949. yılında Kırıkkale de yerini aldı

6

Tarihi eser kaçakçılarına aman yok!

7

Çaşnigir yeniden ziyarete açıldı